Fed’in faiz kararı ile Başkan Powell’ın açıklamaları başta olmak üzere, merkez bankalarının kararları ve akabinde gelen mesajlar fiyatlamalarda etkili oldu. Piyasalar bu hafta ABD’nin büyüme verisine kilitlendi.
Capital Economics’in iklim ve emtia ekonomisti Hamad Hussain tarafından paylaşılan araştırma bülteninde, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimlerinin emtia fiyatları üzerinde belirgin bir etkisi olması beklenmiyor. Hussain, faiz indiriminin potansiyel etkilerinin çeşitli piyasa dinamikleriyle dengeleneceğini kaydetti.
Hussain, emtia piyasasına yönelik temel göstergelerin genel olarak zayıf seyrettiğinin altını çizerken, faiz indirimlerinin tek başına fiyatlarda yukarı yönlü baskı oluşturamayacağını ifade etti. Ayrıca, Fed’in faizleri düşürme ihtimalinin piyasa tarafından büyük oranda fiyatlandığını ve bu durumun daha fazla fiyat artışını sınırlayabileceğini söyledi.
‘PETROL TALEBİ YAVAŞLAYABİLİR’
Petrol fiyatlarının 2026 yılı sonuna kadar gerileme riski olduğunu değerlendiren Hamad Hussain, bu olası düşüşün arkasındaki nedenler ise talep artışında beklenen yavaşlama ve OPEC+ ülkelerinin üretimi artırma ihtimali olarak sıraladı.
Hussain, bu faktörlerin, Fed’in faiz politikalarından kaynaklanabilecek olumlu fiyat etkilerini dengeleme potansiyeli taşıdığını kaydetti. Bu çerçevede, emtia piyasalarında kısa vadeli ivmeler yerine yapısal gelişmelerin daha belirleyici olacağını öngördü.
EMTİA PİYASASINA SÜPER DÖNGÜ UYARISI
Fidelity International’da portföy yöneticisi Taosha Wang ise emtia piyasası yeni bir emtia süper döngüsüne hazırlanıyor olabilir. Emtia süper döngüleri, büyük tematik değişimlerin yönlendirdiği uzun ve güçlü dalgalar olarak niteleniyor. 1970’lerin süper döngüsü, jeopolitik arz şokları ve gevşek para politikasıyla desteklenmişti. 2000’lerin başındaki süper döngü ise Çin’in kentleşme patlamasıyla şekillendi.
Bugün ise Wang, emtianın hem arz hem de talep tarafında, bir sonraki patlamayı tetikleyebilecek yapısal faktörlerle karşı karşıya olduğunu savunuyor.
Bu faktörlerin başında kritik kaynaklar ve bunları işleme kapasitesinin oldukça az sayıda bölgede yoğunlaşması geliyor. Örneğin, bakır üretiminin yüzde 40’ından fazlası Şili ve Peru’dan sağlanıyor. Dünya demir cevherinin yüzde 50’sinden fazlası Avustralya ve Brezilya tarafından sağlanıyor. Enerji güvenliği ve bağımlılığını ticaret görüşmelerine ve diğer jeopolitik anlaşmazlıklara dahil etme eğilimi, arz kesintilerine yol açabilecek bir risk primi yaratıyor. Ayrıca yüksek tenörlü yatakların şimdiye dek muhtemelen zaten bulunmuş durumda. Bundan ötürü madenlerde artık cevher tenörlerinin düşmesi, sermaye maliyetlerinin artması ve teslimatlarda sorun baş göstermesi bekleniyor.
YÜKSELİŞ SİNYALLERİ
Talep tarafında da uzun vadede emtia fiyatlarının yükselişine işaret edebilecek güçlü eğilimler ortaya çıkıyor. Elektrifikasyon ve karbonsuzlaştırmaya yönelik küresel çabalar son derece metal yoğunluklu. Özellikle bakır talebinde gelecek yıllarda önemli bir artış öngörülüyor. Talebin 2035 yılına kadar yüzde 30’luk potansiyel bir açığa yol açabileceği tahmin ediliyor.
Finansal rüzgarlar da emtia lehine esiyor. Enflasyona göre ayarlanmış bakır fiyatı 2011’deki zirvesinin yüzde 30 altında kalırken, enflasyona göre ayarlanmış petrol fiyatı ve genel Bloomberg Emtia Endeksi 2008’deki önceki zirvelerinin yüzde 70 altında. Bu da manevra alanının geniş olduğuna işaret ediyor.
Aynı zamanda, yatırımcıların portföy oynaklığını azaltmak için yeni bir varlık sınıfı araması gerekebilir. Bu da emtia için başka bir itici güç olabilir.
YÜKSELİŞ ÖNGÖRÜSÜNÜ DESTEKLEYECEK FAKTÖRLER
Emtia piyasasında uzun vadede yükseliş eğiliminin korunacağını söyleyen Sexo Bank, yükseliş inancını desteklen faktörleri şöyle sıralıyor:
* Küreselleşmenin gerilemesi: Ülkeler arasında artan güç mücadelesi ve ulusların kritik ham maddelere, enerji kaynaklarına ve gıda tedariklerine erişimi güvence altına almaya çalışması endüstriyel metallere, enerjiye ve tarımsal emtialara olan uzun vadeli talebi güçlendirecek.
* Savunma: Artan jeopolitik gerginlikler küresel askeri harcamalarda bir artışa yol açtı. Bu eğilim, modern savunma sistemleri için olmazsa olmaz olan nadir toprak elementleri, nikel, bakır ve alüminyum gibi kritik hammaddeleri öne çıkarıyor.
* Karbonsuzlaştırma: Daha temiz enerji kaynaklarına geçiş için bazı metaller kritik önemde ve bunlara talep artırıyor. Bakır, alüminyum, lityum, kobalt, nikel, gümüş ve nadir toprak elementleri bu alanda hayati önem taşıyor. Uranyum ve doğalgaza talep büyüyor.
* Dolarsızlaştırma: Ülkeler ticaret ve rezerv tutmak için dolara olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışırken, bu yapısal değişim, altına ve diğer istikrarlı emtialara olan talebi destekliyor.
* İklim değişikliği: Birçok tarım bölgesindeki kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve öngörülemeyen yağış düzenleri tarımsal emtia için yükseliş faktörü haline geliyor.