Söz konusu para 40 milyon Euro’nun üstü…
Korkunç bir para… Ve bu gelir Galatasaray’ın resmi biletlerinden gelen kazanç…
Kime gidiyor, kime geliyor, kim organize ediyor belli değil…
Öyle ya böyle bir organizasyonu sadece bir taraftar grubuna bağlamak olanaksız…
Teknik olarak mümkün değil… Bu iş ancak içeriden destekle gerçekleşebilir.
Olaylar yavaş yavaş ortaya çıktığı zaman şöyle bir şey dikkatimi çekti…
Son Young Boys maçının sabahı bile bilet bulma imkanınız vardı. Oysa normalde iki dakikada binlerce bilet bitti diye mesaj geliyordu.
Belli ki olay büyüyünce iş normale döndü. Apar topar düğmeye bastılar.
Karaborsa skandalında ismi geçen isimlerin hepsi liseli. Ancak Galatasaray içinde öyle liseliler var ki bu tip olaylarda çok hassas. Adamın ciğerini söksen kulübün bir kuruşuna dokundurtmazlar..
Zaten olay da öyle ortaya çıktı.
Divan üyesi Hayri Kozak bu konuda yönetimi uyardı. Ama kimse dinlemedi.
Haziran ayındaki divan toplantısında Taner Aşkın net bir şekilde kulüpte illegal işler yapıldığını anlattı.
Ama bu insanlara neredeyse mobbing uygulandı. Hatta sayın Aşkın’a bu açıklamalara devam ederse kulübe kayyum atanabileceğini bile söylediler. Üstelik sadece kulübünü düşünen bu insanlara sosyal medyadan olmadık hakaretler edildi.
Uyarılar ciddiye alındı mı hayır.
Özellikle son iki üç yıldır şiddetle devam ediyor.
Olay patlayınca gelen telefonların ve şikayetlerin haddi hesabı yok. İnsanlar özellikle geçen sezon oynanan Fenerbahçe maçı için satılan biletlerde büyük zarara uğratıldı. Lafın gelişi bir liralık biletler 50 liraya satıldı. Ortada dönen parayı düşünebiliyor musunuz? Bu sadece Fenerbahçe maçı.
Geçen seneki önemli lig, CL ve UEFA kupası maçlarını saymıyorum.
Yıllar önce Galatasaray bu yüzden UEFA’dan ağır para cezası yemişti. Neden mi? Gurbetçilere verilen biletlerin fahiş fiyatlara satılması yüzünden. UEFA bunu tespit etti ve o zaman 2 milyon dolar para cezası kesmişti. Bu işi yapan da o zaman hatırlayanlar bilir Ökkeş Polat’tı…
Şu anda ismi geçen üç isim var. Genel Sekreter Eray Yazgan, Alper Narman ve Bora Bahçetepe.
Tabii ki bu kadar hassas bir olayda bu isimlere siz de bu işin içindesiniz demek olmaz. Buna mahkemeler karar verir.
Ancak şöyle bir durum var. Önceki gün yönetici Ali Yüce gelişmelerden duyduğu sıkıntı nedeniyle istifa ediyor. Ama özellikle Eray Yazgan hala o koltukta oturuyor.
Bunca iddia varken neden hala orada duruyor belli değil. Kendi iddiasına göre suçu olmadığını söylüyor. Peki o zaman aklanıncaya kadar neden görevinden ayrılmıyorsun. Böylece sadece kendinizi değil Dursun başkanı da zor durumda bırakıyorsunuz.
O ODADA NELER YAŞANIYOR
Ultraslan’a maç günleri tahsis edilen odada neler yaşanıyor hiç kimse merak etmiyor mu? Alper Narman eski yönetici. Ultraslan ile ilişkileri sağlıyor. Bora Bahçetepe stattan sorumlu yönetici. Aynı Eray Yazgan gibi almaza yatıyorlar. Oralı bile değiller.
Şimdi diyorlar ki divan kurulu soruşturacakmış.
Geçiniz…
Bu kulüpte geçtiğimiz yıllarda 15 bine yakın resmi forma hiç edildi. Kim bilir o formalar taraftara kaça satıldı.
Burak Elmas yönetimi araştırılmasını istedi. Çok geniş bir rapor verdiler. Ama divan kurulu bunu sürekli sümen altı etti. Hala daha sümen altında. O yüzden divan kuruluna nasıl güveneceksiniz?
Ama yaşanan olayın artık sümen altı edilmesi olanağı kalmadı. O araştırmada ne yapacaklar gerçekten çok merak ediyorum.
En önemlisi burada mağdur olan taraftar.
Pahalı formaları al, karaborsa uçuk fiyatlara bilet al. Ve o paralar birilerinin cebine girsin. Peki cebinden kendi giderinden, boğazından keserek arttırarak ödedikleri paraların hesabı sorulmayacak mı?
Bu durumda yönetimin daha doğrusu Başkan Dursun Özbek’in ne yapması gerekir.
“İnceldiği yerden kopsun“ diyerek savcılığın kapısına dayanıp araştırılmasını istemesi gerekiyor.
Duyduğumuza göre de dün bunu yapmış.
POLİS ARKADAŞLAR BİRİNİ OTURTMUŞ
Size bu işlerin nasıl yapıldığına dair küçük bir örnek vereyim.
İsmi bende gizli bir Galatasaraylı divan üyesinin kombine kartı var. Bir gün hastalanıyor. Tedavisi uzun sürecek bir hastalık. Kulübe durumunu anlatıyor. Ve kombinesinin maçlarda satılmasını istiyor. Bu kulüpte yapılan bir işlem. Ancak bir süre sonra kombinenin satılmadığı haberi geliyor. Bu durum iki üç kez yaşanınca şüpheleniyor ve tribünde yanında oturan arkadaşlarından kendi koltuğunun fotoğrafının çekilmesini istiyor. Ve o koltukta başka birisi var. Hemen kulübü arayıp bu olayı anlatıyor. Gelen cevap; “Polis arkadaşlar boş olduğunu görünce oraya birilerini oturtmuşlar.” Bu sadece bir tanesi.
Bu olay aslında kulüpte iki üç aydır var. Hatta o zaman başkana savcılığa gitmesi tavsiyesinde bulunuyorlar ama gitmiyor.
Keşke o zaman gitseydi. Olay bu boyuta gelmeseydi. Yani olay bugüne kadar biliniyordu ama herkes kulağının üstüne yattı. Ölü taklidi yaptı. Klasik kol kırılır yen içinde kalır sistemi. Ama tepkiler ve ihbarlar ayukka çıkınca ortalık kaçınılmaz olarak karıştı.